NASRETTİN HOCA FIKRALARINDA DEĞER YARGILARI ve EĞİTİM
Nasrettin Hoca, topluma ve toplum değerlerine bakışı ile bir
sosyolog, insan ruhunun derinliklerine inmesi ile bir psikolog, dilimizde duygu
ve inceliği nüktede buluşturması ile ustadır. Onu günümüze kadar getiren,
sadece kendi kültürümüzde değil bütün dünyada yaşatan fıkralarıdır. Kıvrak bir
zekanın ve keskin bir dehanın ürünü olan fıkralarda asıl konu insandır. Onun
gülünç tarafları, yanlışları, ilginç tutumları, zaafları, hataları,
çaresizlikleri, tebessümleri, insani ilişkileri mizahi çerçeveden ele alınır.
Hoca’nın fıkralarında amaç sadece güldürmek değil, gülerken düşündürmektir. Bu
ince nokta fıkraların değerlendirilmesinde hareket noktasıdır. Hikâyelerindeki
alaylı bir söylemin aksine o, nükteli sözleriyle insanların hatalarını fark
etmesini ve bu hatalardan ders çıkartmalarını ister. Bununla beraber fıkraların
doğru anlaşılıp yorumlanması için sadece Nasrettin Hoca’nın kişiliği, bilgi
seviyesi değil, aynı zamanda yaşadığı ve fıkralarda anlatılan olayların geçtiği
yer ve kişilerin özellikleri, o çevrenin hayat düzeni, değer yargıları -
hoşgörü, alçak gönüllülük, dayanışma, yardımlaşma, doğruluk, dürüstlük,
güvenilirlik gibi- da iyi bilinmelidir. Fıkralar, sosyal yapı örneklerinden
hareketle verilmiştir. Bununla birlikte Nasrettin Hoca’nın bizzat kendi yaşantısından
bazı olgular sunması, bu değerlerin içselleştirilmesinde etkili olmuştur. Bu
yaklaşım da fıkraların özgünlüğünü sağlamıştır. Bu çalışmada Nasreddin Hoca
fıkralarındaki değer yargıları, sosyal ve kültürel perspektiften incelenmiş,
Türk toplumuna ait işlenişi ve tesiri ön plana çıkartılarak
değerlendirilmiştir. Değerler aktarılırken didaktik ve teorik bilgiler yerine
hayatın gerçekleriyle verilmeye çalışılmıştır.
Zekerya
BATUR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder